Kamusul Muhit İndir Arapçadan Arapçaya Sözlük
Yayınevi: Mektebetü’t Tevfikiyye Yazar: El-Fîrûzâbâdî EL-KÂMÛSÜ’L-MUHÎT Tam adı el-Kümûsü’l-muhît ve’l-ka-besü’l-vasîtu el-câmi limâ zehebe min luğati’î-‘Arab şemâtît’tlr. Fîrûzâbâdî’nin(ö. 817/1415)Arapça’dan Arapça’ya sözlüğü. Tam adı el-Kümûsü’l-muhît ve’l-ka-besü’l-vasîtu el-câmi limâ zehebe min luğati’î-‘Arab şemâtît’tlr. Fîrûzâ-bâdî, altmış cilt tutacağını tahmin ettiği el-Lâmfu’l-mıflemü’l-‘ucâbu el-câmic bey ne’I-Muhkem ve ‘l-Ubâb adıyla bir sözlük yazmaya başlamış ve yaklaşık beş cildini kaleme almıştı. Daha sonra bunun pek kullanışlı olmayacağını dikkate alarak düşüncesinden vazgeçmiş ve iki ciltlik muhtasar bir sözlük hazırlamıştır. Kamus (okyanus) kelimesi eserin şöhret bulmasından sonra “sözlük” anlamında da kullanılır olmuştur. Fîrûzâbâdî eserine bu adı vermekle Arap dilinin bütün kelimelerini kapsadığını iddia etmişse de Cevherî’nin eş-Şift&h’ında yer alan 40.000 kelimeye 20.000 daha ekleyerek kelime sayısını 60.000’e çıkarmakla birlikte daha önce yazılan 80.000 kelimelik Lisânü’I-‘Arab’m gerisinde kalmıştır. Fîrûzâbâdî eserin önsözünde Cevherî’nin Arapça kelimelerin en azından yarısını ihmal ettiğini, bunları kendisinin tamamladığını söyler. Halbuki Cevheri mukaddimesinde, Buhârî’nin hadis ilminde yaptığı gibi sadece kendisine göre sahih olan, yani yaygın biçimde kullanılan kelimelere yer verdiğini açıkça ifade etmiştir. 813 (1410) yılında tamamlanan el-Kamûsü’l-muhît’te kelimeler Cevheri ekolüne göre dizilmiştir. Şairlere kafiye, nâsirlere seci bulma kolaylığı sağlayan bu sistemde son harfi aynı olan kelimeler bir araya toplanır. Kelime köklerinin esas alındığı dizimde kökün son harfi “bab”, ilk harfi ise “fasıl” adıyla ve alfabetik sıraya göre dizilir. Ortada kalan harfler de alfabetik sırayı takip eder. Türemiş kelimeler ilgili köklerin altında açıklanır. Fîrûzâbâdî Arap sözlükçülüğünde ilk defa bazı kısaltmalar kullanmıştır: çoğul, “f” yer adı, ‘V şehir adı, “s” köy adı,” p” mâruf gibi. el-Kâmûsü’1-muhît, çok beğenilip kullanılmış olmakla birlikte mukaddimede açıklanan ilkelere tam uyulmaması, iç düzeninde belli bir sistemin bulunmaması, bazan tanımların anlaşılama-yacak derecede kısa ve muğlak olması, birçok durumda kelimenin eş anlamlısının veya karşıtının zikredilmesiyle yeti-nilmesi, sözlükle doğrudan ilgili olmayan tıbbî bilgilere ve Özel isim açıklamalarınayer verilmesi. eş-Şıhâh üzerine yapılan ilâvelerde garîb, müvelled ve zayıf kelimelerin sıhhat derecelerine işaret edilmemesi ve eş-Şıhâh’a yönelttiği eleştirilerde Fîrûzâbâdî’nin de hataya düşmesi gibi sebeplerden dolayı eleştirilmiştir. Eserin şerh ve haşiyeleri arasında en önemlisi Murtazâ ez-Zebîdî’nin Tâcü’l-carûs (min cevahiri’l-Kâmûs) adlı eseridir. Zebîdî bu çalışmasını 100’den fazla eserden yararlanarak hazırlamıştır. Bu bakımdan Tâcü’l-arûs hem şerh, ikmal, tashih ve tenkit özelliği taşımakta hem de eş-Şıhâh savunmaktadır. On dört yılda tamamlanan ve 120.000 kelime ihtiva eden eser, 1306 -1308 (1888-1890) yıllarında Ka